Sayın, Uğur Dündar'ın bir yazısından yazı başlığını aldım. Ve yazımın da başlığı oldu Bahçesaray.
Bahçesaray yazısını okumak için Sözcü gazetesinin web sitesinden Uğur Dündar'ın köşe yazısını okuyabilirsiniz. Ben de internet üzerinden okudum.
İçerik bilgisi vermeden benim fark ettiğim kısmı size aktarayım.
Bahçesay ile ilgili müthiş bir konu var. Bu konu öyle müthiş ki şiddet ve cinayet, sevişme vesaire sahneleri içermeyen harika film ve dizi senaryoları yazılabilineceğini ve Tiyatral olarak anlatım gücü ile sahnelenmiş oyunlar seyretmek harika olurdu. Yabancı kaynaklı film ve dizi, Tiyatro için harcanan para, zaman, akıl ve enerji, beceri, harcanan elektrik bizden (ülkemizden) de bize etkileyici sahneler içerebilecek. Evet, Yabancı kaynaklı yapımlar, yarışmalar, programlar, TV dizileri ( bize ve kültürümüze herhangi bir kültüre ait olmayan ögeler içermekte.) Karşı olmadığımı anlamışsınızdır. Sanatçı elbette kültürlerin zenginliğinden besleniyor olması gayet çok doğal. Heralde bu açıklama yeterli olmuştur.
Üzüldüğüm taraf güzel ve saflıktan, vesaire uzaklaşıp şiddet ve sevişme sahneleriyle izleyiciden reyting kapma yarışmasına girilmiş adeta.
Uğur Ağabeyin kapısını çalmak, arşivinden istediğinizi alıp özgürce işlemek... Senaristler ve Tiyatro yazarlarına duyurulur!
Belki Uğur Ağabey ya kendi yazar veya bir başkasına yazdırıp bir yayınevinden bir kitapla okuyucularla buluşturur. Anıları arşivinden arasıra çıkarmaya devam edecek veya baskıya verilmiş bir kitap olarak kitapçı dükkanlarında okuyucuların karşısına dikilip hey! Burdayım! diyerek el sallayacak belki de.
Neyse. Uğur Ağabey! Teklif benden ama ısrar etmeden. Takdir sizden.
Bu yazı da kısacık bir yazı.
Sayın, Uğur Dündar'ın affına sığınırım. Sevgi ve saygılarımı kalben sunarım. Ellerinizden öper, size ve ailenize duacıyım.
Allah razı olsun sizden ve ailenizden.
Not: Nihayet Kar İstanbul'a hoş sürpriz yaptı. Hoş geldin Kar İstanbul'a! Belki Uludağ ve Palandöken'e yağan Kar gibi değil İstanbul ama yine de Allah'a şükür kavuştuk. Allah'a hamdolsun.
Üzücü olayları gözardı edemeyiz ama ülkemizin hayatla kopuk yerleri varsa iletişim ve ulaşım, su vesaire sorunlarını da görmezden gelemeyiz. Ülkeyi yönetenlerin sorunları çözmesi dileğiyle bu yazıyı sonlandırıyorum.
Yukarıda parentez içinde ülkemizden cümlesini iyi anlayınız.
(ülkemizden: bizden/ülkemizden...) heralde anlaşılır olmuştur.
Merhumlara ve şehitlere Allah rahmet ve merhamet eylesin.
Bu yazı gün aydınlığında yazıldı. Eklemeler ile yazı tamamlanmış oldu. Gün aydınlığı ile yazı başladı ve sonrası soğuk ve karanlık bir gökyüzünde eklemeler ile yazı tamamlanmış oldu.
Allah'a hamdolsun.
Elhamdülillah!
Her şeyin en doğrusunu sadece Allah bilir.
Ben hiçbir şey bilmiyorum.
Ben bilen bir insan değilim.
Ben hiçbir kimseyim.
Ben bir hiç'im.
Ben bir hiç!
Özür dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder