Hayatın öğelerini içerisinde barındıran (belki küçücük) bir Blog. Profesyonel ve Süpermen, Süper bir Blog da değil. Hayır Bilmiyorum. Tek bildiğim dil Türkçe. Ziyaretiniz için teşekkürler. Çok doğru bir adres olmayabilir. Verdiğim bilgiler doğru olmayabilir. Eğlenceli olmayabilir. Özür dilerim. Kişisel Sanat Galerim ziyaretinize daima açıktır ve ücretsiz. Galerim ilk sayfalarda ve Profilimden ayrı bir galeri sayfama da ulaşabilirsiniz.
ÖNEMLİ ! / IMPORTANT !
30 Aralık 2020 Çarşamba
2021 arefesi Yılbaşına 1 gün kala
29 Aralık 2020 Salı
Haberlere Elveda
27 Aralık 2020 Pazar
Kim Suçlu?
26 Aralık 2020 Cumartesi
İSLAM VE İZLERİ
23 Aralık 2020 Çarşamba
Bu Zalimlik
20 Aralık 2020 Pazar
Ünlü olmak ve haberci
Zalimin Zulmü
Yunanistan'da mülteci dramı: Fareler ıslak çadırlardaki bebekleri kemiriyor
Almanya Kalkınma Bakanı Gerd Müller, Yunanistan'a ulaşabilen mültecilerin insanlık dışı şartlarda yaşadığını söyledi. Müller, "Yeni kurulan Kara Tepe kampının durumu çok kötü. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, fareler ıslak çadırlar içinde kalan bebekleri ısırdığı için tetanoz aşısı yapmak zorunda kaldı" dedi.
Yunanistan'ın ülke topraklarına ulaşan sığınmacılara yönelik insanlık dışı muamelesine Alman Bakan'dan tepki geldi. Deutsch Welle'nin haberine göre, Almanya Kalkınma Bakanı Gerd Müller, Yunanistan'daki sığınmacı kamplarında durumun kötüleşmeye devam ettiğini belirtti. Passauer Neue Presse gazetesine röportaj veren Bakan Müller, Midilli adasındaki Moria kampının, çıkan bir yangının ardından tamamen kullanılamaz hale gelmesinden sonra, yeni kampta koşulların iyileşmediğini ifade etti. "Herkes, yangının ardından korkunç vaziyetin düzeleceğini düşünüyordu ancak hakikat ne yazık ki öyle değil" diyen Müller, "Yeni kurulan Kara Tepe kampının da daha iyi olmadığı açıkça ortada. Hatta aksine, Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, burada fareler, ıslak çadırlar içinde kalan bebekleri ısırdığı için tetanoz aşısı yapmak zorunda kaldı" ifadelerini kullandı.
"HAYAT BÖYLE BAŞLAMAMALI"
"Bunlar, Avrupa'nın ortasında feci durumlar" diyen Gerd Müller, sığınmacılar için kış mevsiminin en sert haftalarının da kapıda olduğunu belirtti. Özellikle, sığınmacı ve mülteci kamplarında doğan çocuklar için koşulların çok kötü olduğunu vurgulayan Müller, 2018 yılında Moria kampına yaptığı ziyaret ile ilgili olarak, "Kaçış esnasında cinsel saldırıya uğrayan ve her türlü hijyen ve tıbbi destekten mahrum bir halde yere oturmuş doğum yapmayı bekleyen Afrikalı kadınlarla görüştüm. Hiçbir hayat böyle başlamamalı" dedi.
ADALARDA 17 BİNDEN FAZLA SIĞINMACI YAŞIYOR
Midilli adasındaki Moria kampı, geçen eylül ayında tamamen yanarak yok olmuş ve bunun üzerine adada, eski bir askeri eğitim bölgesi olan Kara Tepe'de, şu an 7 bin 300 kişinin yaşadığı geçici bir kamp oluşturulmuştu. Yunanistan'a ait adalarda 17 binden fazla sığınmacı yaşıyor.
Nasihat
19 Aralık 2020 Cumartesi
Almanya'nın ve Avrupanın Ayıbı
Almanya'dan sınır dışı edilen 7 kişilik Türk aile yapılan muameleye isyan etti: Soyup kameraya çektiler
Almanya'nın Hessen eyaletinde yaşayan 7 kişilik Akyüz ailesi, gece evlerinin kapısı kırılıp polis tarafından gözaltına alındı. Polisin terör şüphelisi muamelesi yaptığı aile, hiçbir açıklama yapılmadan, özel bir uçakla Türkiye'ye gönderildi. 33 yıldır Almanya'da yaşayan ve Alman vatandaşı olan Mahmut Akyüz, korku dolu anları anları anlattı.
Almanya'nın Hessen eyaletindeki Sontra kasabasında yaşayan 7 kişilik Akyüz ailesi, 3 Aralık gece 02.30'da evlerinin kapısı kırılıp prangalanarak gözaltına alındı. Ailenin iddiasına göre, çok sayıda polisin katıldığı baskında, 13 ve 15 yaşlarındaki çocuklara bile terörist muamelesi yapıldı. Konuşmalarına izin verilmeden ve hiçbir açıklama yapılmadan havaalanına götürülen aile, özel bir uçakla Türkiye'ye getirildi. 33 yıldır Almanya'da yaşayan ve çocukları da Alman vatandaşı olan Mahmut Akyüz yaşananları anlattı.
"GECE YARISI EVİN İÇİNDE 40'DAN FAZLA POLİS VARDI"
Mahmut Akyüz 33 yıldır Almanya'da yaşadığını bir çok dil bildiği için resmi işlemleri için mültecilere, yabancılara hatta evsiz Almanlara yardım faaliyetleri yaptığını söyledi. Hiçbir dernek ya da organizasyon üyesi olmadığını, Türk ve Alman futboluyla ilgilenmek dışında bir sosyal ilişki de kurmadığını söyleyen Baba Akyüz, tek bir suçlama ile karşılaşmadan bir gece evine yapılan polis baskınıyla sınır dışı edildiğini ifade etti. Akyüz, "Gecenin bir yarısı gözlerimi açtım 4-5 polis etrafımı sarmış. Evin içerisi polislerle doluydu 40 belki daha fazla polis vardı. Şok geçirdim. Küçük çocuklarıma gittiler önce. Sahra 15, Muhammet 13 yaşında. Çocuklar bağırmaya, çırpınmaya başladı. Ben sadece ne yapıyorsunuz, çocukları bırakın, korkuyorlar demeye çalıştım. Ama konuşturmadılar beni. Ellerimi kelepçelediler, belime bir kemer takarak ayaklarıma pranga taktılar. Bir an acaba oğlum mu bir şey yaptı diye düşündüm ama, bu kadar polisin gelmesini gerektirecek bir şey yapmış olamazdı. Oğlum bir şey yapmadığını söyledi. Karıma da benim gibi pranga taktıklarını görünce, hasta olduğunu en azından ona yapmamalarını söyledim. Ama beni yine dinlemediler, konuşmama bile izin vermediler. Çocuklarıma baktım titriyorlar, yapmayın onlar daha küçük dedim. Ne yaptım suçumu söylesenize diyorum çünkü, suçsuz olduğumu biliyorum kendimden eminim. Sen biliyorsun ne yaptığını dediler. Cep telefonlarımıza, banka kartıma, parama el koydular. Birkaç parça eşya almamıza izin verdiler" dedi.
"ÖLDÜRÜLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM"
Prangalı ve kelepçeli olarak evden çıkardıklarında, polislerin çok sessiz hareket ettiğini, kimsenin duymaması için çok özenli davrandıklarını söyleyen Mahmut Akyüz, "Bizi sedasız aşağı indirmeye başladılar, hiç ses yok. O sırada bana bir şey yapacaklarını, öldürüleceğimi düşündüm. Hayatımda ilk kez ölüme o kadar yaklaştım. Binadan dışarı çıkarken dış kapıyı da kırdıklarını gördüm. Sokakta her yerde polisler ve polis minibüsü vardı. Minibüse bindirirken bir Türk komşumuz bizi gördü. Komşu kadın 'Abi ne oluyor' diye seslendi. Ben de o anda 'akrabalarıma haber verin' diyebildim, hemen ağzını kapattılar. Komşunun bizi görmesi polisleri tedirgin etti. Telefonla konuştular ve 'Kahrolası kadın nerden çıktı, her şeyi gördü. Bir kadın bizi gördü akrabalarına haber verdi' diye bilgi verdiler. O zaman anladım ki bana kötü şeyler yapmanın peşindeydiler. Birilerinin bizi görmesinden çok rahatsız oldular" diye konuştu.
"SOYUP KAMERAYA ÇEKTİLER"
Minibüse bindirildikten sonra da elleri ve ayakları bağlı olduğu halde, polislerin çok sıkı kontrolü altında olduğunu belirten Akyüz, "Çocuklarımı ve eşimi düşünüyordum sürekli. Onların nerde olduğunu sordum. 'Bu yaşadıklarımızın sebebi nedir' diye sordum polislere. Yanımda oturan polis 'Sus konuşma' diye bağırdı. Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Havaalanına geldiğimizde kamera olan bir odaya götürdüler. Bana soyun dediler, kabul etmedim, bunu yapmayacağımı söyledim. 'Ben terörist miyim, neden soyunayım' dedim. Polisler 'Sen biliyorsun' diyorlardı sürekli. O zaman yazılı bir belge verin bana, avukat istiyorum dedim, 'Hayır hakkın yok' dediler. Soyup ve kameraya çektiler. O sırada bir polise, 'Bu yaptığınız insanlık dışı' dedim. Bana 'En ufak bir hareket yaparsan seni mahvederim' dedi. Daha sonra eşimi ve çocuklarımı gördüm. Her biri bir yerde oturtulmuştu. Birbirimizle konuşmamıza, kafamızı bile çevirmemize izin vermiyorlardı" dedi.
ALMAN POLİSİ 'ÜLKEMİZDEN ATTIK ARTIK SİZİ'
DEDİÖzel bir uçağa bindirildiklerini söyleyen Akyüz şunları anlattı: "Uçağa bindirirken 'Hakkınızda sınır dışı kararı var' dediler. Ben de 'Onun için mi bu muamele' diye sordum, 'Evet' dediler. Ben de 'Ama çocuklar Alman, kayıtları Türkiye'de yok' dedim. Uçağa bindirdiklerinde her birimiz bir koltukta oturtulduk. Beni koltuğa bağladıkları halde yanımdaki polis hala elimi bırakmıyordu. Ülkemizden attık sizi artık diye konuşarak da tahrik ettiler.
"13 VE 15 YAŞLARINDAKİ ÇOCUKLARIMA BİLE TERÖRİST MUAMELESİ YAPTILAR"
Alman polisinin kendilerine teröristlerden bile daha kötü muamele ettiğini söyleyen Mahmut Akyüz, "13 ve 15 yaşında iki çocuğumu bile gözaltına alınırken polislerin elleri silahtaydı. Aynı zamanda ellerinizi yorganın üzerinde 'tutun' diye bağırıyorlardı çocuklara. Onlara 'Yapmayın, etmeyin bunlar daha ufak çocuk dokunmayın' dedim ama beni hiç dinlemediler" dedi.
"İŞTE BURASI VATANIM, ARTIK BANA BİR ŞEY YAPAMAZSINIZ" DEDİM
Uçak Türkiye hava sahasına girince rahatladığını söyleyen Akyüz şunları anlattı: "Uçakta bir an pencereden baktım İstanbul'a geldiğimizi görünce rahatladım. İşte burası vatan dedim. Yanındaki polise dedim ki 'Çöz bunları, burası Türkiye Cumhuriyeti. Bana artık bir şey yapamazsınız. Türk polislere şikayet edeceğim sizi, ben kötü muamele gördüm, siz beni öldürmeye çalıştınız' dedim. İşte o anda yumuşadılar, uçak inmeden önce beni çözdü, telefonlarımızı ve bize ait parayı da verdiler. Artık sevimli oldular, yola geldiler. İstanbul'a indiğimizde ise 'Bize verilen görevi yerine getirdik' dediler. Ben de onlara 'Ölüm korkusuyla mı' dedim. Türkiye'deki yabancılar şubesi polisleri bizi teslim aldı. Biz 9 saattir yemek yememiştik. Türk polisi bizimle ilgilendi, yemek getirdiler. Oğlum o sırada orada bekleyen bir Alman polisine tepki gösterirdi. Onu susturdum 'İnsanlık dersini biz Türkler'den alsınlar' dedim. O polis kafasını önüne eğdi"
"MÜLTECİLERE YARDIM EDİYORDUM"
Mahmut Akyüz Mardinli olduğunu, Arapça, Kürtçe, Süryanice, İngilizce ve Almanca bildiği için Almanya'da gönüllü olarak yabancılara yardımcı olduğunu belirterek "Orada yaşayan bazı Almanlar bana tepki gösteriyordu. Bana 'Bunları buraya sen mi getiriyorsun, istemiyoruz' diyorlardı. Ben de sizin Başbakanınız izin verdiği için buradalar, ben onlara sadece yardımcı oluyorum. Ayrıca evsiz Almanlar'a da yardım ediyorum' diye cevap veriyordum" dedi. Almanya'daki Yabancılar Dairesi'nde Andreya Smith adlı bir görevlinin çocukluğundan itibaren kendisine sürekli zorluk çıkardığını, eğitim almasını bile engellediğini, burada istenmediğini ülkesine gitmesi gerektiğini söylediğini anlatan Akyüz "19 sene okula gittim, 'Boşuna okuyorsun' diyordu bana. Ben yine de okudum bitirdim. Herhangi bir şey yapmamıza izin vermiyordu. O engel olduğu için 33 yıl boyunca oturum izni bile alamadık" dedi.
"ALMANYA DOĞUMLU, OTURUM İZNİ DE OLAN BİR TÜRK ARKADAŞIM AYNI ŞEKİLDE GÖNDERİLDİ"
Kendisi ile aynı muameleyi gören bir Türk arkadaşından dün haber aldığını söyleyen Akyüz, "Almanya doğumlu, oturum izni var, vatandaş gibi neredeyse, eşi de Alman. Ama aynı bizim gibi sınır dışı etmişler. Hiçbir şey dinlemiyorlar" dedi.
"BİZE YARDIM EDİN"
Türk yetkililerin ve polisin kendisiyle ilgili araştırma yaptığını ve hiçbir suçlama veya soruşturma dosyası bulamadığını söyleyen Mahmut Akyüz, "Pandemi nedeniyle kamu kurumları çalışmıyor Almanya'da. İletişim kurmaya çalışıyorlar ama henüz bir bilgi alınamadı. Ben çok zor durumdayım. Çocuklarım Almanya'da doğdu, Türkçe bilmiyor, kimlikleri yok. Hepsinin eğitimi sürüyor. Okullarında kampanya başlattı arkadaşları ve öğretmenleri, geri dönmemiz için. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizden yardım istiyorum, bize yardım edin" şeklinde konuştu.
GALATLAR
16 Aralık 2020 Çarşamba
Yaşam
Fatih Altaylı ve Mülteciler
14 Aralık 2020 Pazartesi
Kadın
12 Aralık 2020 Cumartesi
Asgari ücret için ne hayalî?
11 Aralık 2020 Cuma
Google Earth
Sosyal Yasak
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da uyarmasına rağmen Türkiye'ye temsilci atamayan sosyal medya devlerine 30'ar milyon lira daha ceza kesildi.
Facebook, Instagram, Twitter, Periscope, YouTube, TikTok gibi ünlü şirketler 30 gün içerisinde bu yükümlülüklerini yerine getirmezse Türkiye'den reklam alamayacak.
Ne zaman Çay...
9 Aralık 2020 Çarşamba
Thank You!
İngiliz CEO şirketinin 1 milyar sterlinlik hissesini 74 personeline hediye etti
İngiliz teknoloji firması The Hut Group'un CEO'su Matt Molding, dünyada eşine zor rastlanır bir olaya imza attı. Molding, şirketin 1 milyar sterlin (10,5 milyar TL) değerindeki hisselerini şirkette çalışan 74 personele hediye etti. Böylece 74 çalışan bir anda ülkenin milyonerleri listesine girdi.
İngiltere'de teknoloji firması The Hut Group'un kurucusu Matt Molding, 1 milyar sterlin değerindeki şirket hisselerini 74 personele hediye etti. Şirket hisselerinin değeri toplamda 1 milyar sterlini bulurken, hediye hisse alan personel arasında şoför, depo işletmecisi ve sekreter bulunuyor.
"PEK ÇOK HAYATI DEĞİŞTİRDİK"
Konuyla ilgili medyaya açıklamalarda bulunan Matt Molding, "İngiltere şirket tarihinde diğer bütün şirketlerden daha fazla milyoner oluşturduk. Hisseler yüzde 100 oranında hediye, kimse bir şey ödemek zorunda kalmadı. Pek çok hayatı gerçekten değiştirdik" dedi.
Molding'in şirkette hali hazırda 1,6 milyar sterlin değerinde yüzde 25 oranında hissesi bulunuyor.
BİR ANDA ÜLKENİN MİLYONERLER LİSTESİNE GİRDİLER
Şirkette çalışan 74 kişi 1 milyarlık hisseden eşit pay aldı. Her bir çalışan toplamda 13 milyon 513 bin sterlin değerinde hisse sahibi olunca bir anda ülkenin milyonerler listesine girdi. Çalışanların aldığı hissenin TL karşılığı ise 141 milyon 210 bin lira. Bu parayla İstanbul'da ultra lüks 70 daire almak mümkün.